Ebelerin epizyo yetkisi var mı ?

Nasit

Global Mod
Global Mod
Ebelerin Epizyo Yetkisi: Bir Hikâye Üzerinden Düşünmek

Gece yarısıydı. Hastanede ışıklar loş, koridorlar sessizdi. Sadece bir kaç odada, doğum yapmaya hazırlanan kadınların hayal kırıklığı ve umut karışımı yüz ifadeleri vardı. Arife, doğum hemşiresiydi. Henüz gençti, ama yılların deneyimiyle hızlıca kararlar alabiliyor, sakinliğini bozmadan annelere ve bebeklerine güven veriyordu. Ancak bu gece, rutin bir doğumdan çok farklıydı. Hamile kadınlardan biri, doğum sırasında zorlu bir komplikasyon yaşıyordu ve Arife, doktorun gelmesi için bir süre beklemek zorunda kalacaktı. Bu durumda, Arife’nin yıllar içinde kazandığı bilgi ve deneyime, belki de ilk kez daha fazla ihtiyaç duyulacaktı. Ama bir şey vardı; Arife’nin, epizyotomi (doğumda vajina kesisi) yapma yetkisi yoktu. Peki, bu gece böyle bir karar almak zorunda kalsaydı ne olurdu?

Epizyotomi ve Ebeler: Tarihsel Bir Dönüşüm

Arife'nin kafasında dönen sorular, sadece kişisel bir hesaplaşma değildi. Hem tıp dünyası hem de toplumsal yapılar, epizyotomi gibi bir müdahalenin yetki sınırlarını belirlemişti. Yüzyıllar boyunca doğum süreçleri, köylerdeki kadınların yönettiği doğal bir olayken, modern tıbbın yükselişiyle birlikte doğum hastanelerdeki erkek hekimlerin denetimine geçti. Bu, kadın sağlığı ve doğum üzerine kararları alma yetkisinin büyük ölçüde tıp sektöründeki erkeğin egemenliğine kaymasına neden oldu.

Ancak tarih boyunca ebeler, doğumun içinde en büyük bilgiye sahip kişiler olarak kabul edilmiştir. Sonraki yıllarda, özellikle 20. yüzyılın ortalarına kadar, kadınların doğumunu sadece erkek doktorların denetlediği bir dünya yaratılmıştır. Bugün, ebeler hala doğum süreçlerinde önemli bir yer tutsa da, birçok ülkede onların doğrudan müdahale yetkileri sınırlıdır. Arife gibi birçok ebe, hala belirli müdahaleleri yapma yetkisine sahip değil; bu da kadınların sağlık hakkı ve karar alma süreçlerine katılımı konusunda önemli bir soru işareti oluşturuyor.

Arife’nin Kararı: Bir Seçim Zamanı

Arife, odanın köşesinde endişeli bir şekilde bekleyen kadına bakarken, aklında tek bir şey vardı: Kadının doğumunun sağlıklı geçmesi ve bu zorlu süreçten başarılı bir şekilde çıkabilmesi. Aniden, kadının durumunda bir değişiklik oldu; başı ve omuzları doğum kanalına girmeye başlamıştı, ancak vajinal kanal açılmamıştı ve bu, doğumun çok daha tehlikeli hale gelmesine yol açabilirdi. Arife’nin deneyimi bu durumda nasıl hareket etmesi gerektiğini belirliyordu, fakat elini uzatıp bir karar vermek için yetkisi yoktu.

Diğer tarafta ise Arife’nin eski arkadaşı, aynı hastanede çalışan Ahmet vardı. Ahmet, bir hekimdi ve hastanın doğumunun zorlaşmasından dolayı hızlıca karar alabilecek yetkiye sahipti. Ama Arife, Ahmet’in gelmesini beklerken, zamanın nasıl geçtiğini fark etmiyordu. Ne kadar beklerse beklesin, kadının sağlık durumu her geçen dakika daha da kötüleşiyordu. Arife, aniden zor bir karar vermek zorunda kaldı. Epizyotomi yapacak mıydı? Eğer Ahmet gelir gelmez bu müdahaleyi yaparsa, ne olurdu?

Empati ve Çözüm Odaklılık: Kadınların ve Erkeklerin Yaklaşımları

Bu hikayede Arife ve Ahmet karakterleri, toplumsal cinsiyetin doğum süreçlerindeki etkilerini farklı açılardan yansıtır. Arife, kadın olmanın getirdiği empati ve ilişkisel düşünme biçimiyle hareket ediyor; doğum yapan kadının duygusal ihtiyaçlarını, rahatlığını ve güvenliğini ön planda tutuyor. Onun için, doğum sadece bir biyolojik süreç değil, aynı zamanda duygusal ve psikolojik bir deneyimdir. Kadınların doğum sırasında hissettikleri acı ve korku, genellikle sosyal normlar ve deneyimler tarafından şekillendirilir. Arife, kadının yanında durarak, onun duygusal ihtiyaçlarını gözetir.

Ahmet ise, tıbbi bilgi ve çözüm odaklı yaklaşımıyla durumu ele alır. O, doğumun fiziksel ve biyolojik yanlarına odaklanırken, Arife'nin hissettiği empatiyi daha çok bir "iş" olarak ele alır. Ahmet için, epizyotomi yapmak, sadece doğumun sağlıklı bir şekilde ilerlemesi için gerekli olan bir müdahaledir.

Ancak bu iki yaklaşım, birbirini tamamlar. Arife’nin empatik yaklaşımı, doğumun her aşamasında kadına güven verirken, Ahmet’in stratejik yaklaşımı da doğumun güvenli bir şekilde tamamlanmasına yardımcı olacaktır. Ancak bu iki farklı bakış açısı, bir şekilde toplumdaki erkek ve kadın rolleriyle paralellik gösteriyor. Kadınların toplumsal yapılar içinde daha çok duygusal ve ilişkisel rollerle ilişkilendirilmeleri, doğum sürecindeki yetki alanlarını da etkiliyor.

Yetki, Sorumluluk ve Toplumsal Yapılar

Peki, Arife’nin yaşadığı bu zorluk, toplumsal yapının nasıl işlediğini gösteriyor? Bir kadın, deneyimli bir profesyonel olarak, doğum sürecine dair her türlü bilgiyi taşırken, hala epizyotomi gibi önemli bir müdahaleyi yapma yetkisine sahip değilse, bu durum sağlık profesyonellerinin rollerinin cinsiyetle nasıl şekillendiğini bir kez daha gözler önüne seriyor. Arife’nin empati gücü, onun profesyonel yeteneklerinin önündedir. Ahmet’in stratejik yaklaşımı ise doğumun sağlıklı bir şekilde tamamlanmasını sağlar. Ancak, Arife’nin yetkisinin kısıtlanması, onun iş gücüne dair toplumsal cinsiyet normlarının bir sonucudur.

Bir Sonraki Adım: Doğumun Yeniden Tanımlanması

Arife’nin karşılaştığı bu ikilem, aslında doğum sürecinin toplumsal olarak nasıl yeniden şekillendirilmesi gerektiği konusunda düşündürücü bir örnektir. Kadınların doğum ve sağlık hizmetlerinde daha fazla söz hakkına sahip olmaları, sadece tıbbi müdahale alanında değil, aynı zamanda toplumsal cinsiyet eşitliği için de bir adım olacaktır. Peki, doğum sürecinde kadınların söz hakkı arttıkça, sağlık hizmetleri nasıl değişir? Kadınlar, yalnızca empati kuran değil, aynı zamanda karar veren aktörler olarak kabul edilirse, doğum süreçlerine dair toplumsal algı nasıl evrilir?

Sonuç: Epizyo Yetkisi ve Toplumsal Dönüşüm

Arife’nin kararı, sadece bir doğumun sağlıklı bir şekilde tamamlanıp tamamlanmamasıyla ilgili değil. Aynı zamanda toplumsal cinsiyetin, ırkın ve sınıfın doğum üzerindeki etkilerini yeniden düşünmemizi sağlıyor. Bu hikaye üzerinden, ebelerin epizyo yetkisi, sağlık profesyonellerinin toplumsal rollerinin sorgulanması gerektiği önemli bir noktayı vurguluyor. Arife gibi kadınların karar verme süreçlerine dahil edilmesi, yalnızca doğumun değil, aynı zamanda toplumsal yapının da dönüşümünü sağlayabilir.

Sizce, doğum süreçlerinde kadınların yetkileri daha da arttıkça, toplumsal eşitsizlik nasıl değişir?