Kapama ne kadar sürede pişer ?

Pusula

New member
Kapama Ne Kadar Sürede Pişer?

Merhaba değerli forumdaşlarım,

Sizlere bir hikaye anlatmak istiyorum, belki içinizden birine dokunur, belki biraz gülümsetir, belki de hepimiz bir şeyler öğreniriz. Sonuçta, hayat bazen basit bir soru gibi görünse de, aslında derinlemesine sorgulamaya değer bir anlam taşır. Bugün size, "Kapama ne kadar sürede pişer?" sorusunu sormakla başladım ama bu sorunun, aslında hayatın içindeki bambaşka bir gerçeği simgelediğini fark ettim. Bunu anlatmak istiyorum, belki siz de benimle bu düşünceye katılırsınız.

Hikayemize başlarken, hayatta her şeyin bir "pişme süresi" olduğunu kabul etmeliyiz. İnsanlar, ilişkiler, duygular… Her şeyin bir olgunlaşma süresi var. Herkesin bu süreyi algılayışı farklıdır. Bazen sabırla beklemek gerekir, bazen de aceleci bir şekilde çözüm ararız. İşte bu "pişme süresi" hikayemde, bu iki bakış açısını bir araya getireceğiz.

Bir Kapama, Bir Adam, Bir Kadın

Sedef, sabah erkenden uyanıp mutfağa girdi. Dünün akşamında misafirleri için hazırladığı kapama, önceden yapmayı düşündüğü ama bir türlü vakit bulamadığı bir yemekti. Kuzu etini en güzel şekilde pişirip, ona eşlik edecek tariflerle şıklığını ve lezzetini bulmayı hayal etmişti. Yavaşça etleri tenceresine yerleştirip, baharatları ekledi ve suyu döktü. Ardından mutfakta ilerlerken aklı, her zaman olduğu gibi halıdaki döküntülere ve bu küçük ama huzur veren dünyadaki detaylara kaydı.

Bu sırada kapama pişerken, sabahın ilk ışıkları evin içinde yavaşça yayılmaya başladı. Fakat bir şey eksikti. Kocası, Erhan, hâlâ uykudaydı. Onu uyandırmak istemedi. Erhan, her zaman böyleydi. Bir işi çözme konusunda ne kadar stratejik ve hızlıysa, bazı şeylerde o kadar sabırsız, aceleci ve unutkandı. Oysa Sedef, her zaman her şeyin sabırla olmasını isterdi. İlişkiler de böyle değil miydi? Ya da yemekler? İnsanlar…

Tenceredeki et, ağır ağır pişerken, Sedef'in aklı ona döndü. Erhan’ın, çözüm odaklı yaklaşımı, bazen ondan uzaklaşmasına neden oluyordu. Erhan, her zaman bir çözüm arar, problemi görür ve çözmeye çalışır, ama bazen çözüm bulmaya çalışırken, duyguları, iç dünyası, Sedef’in söyledikleri ya da düşündükleri ona kalmazdı. Erhan’ın kafasında her şey çözülmüş, her şeyin bir yolu vardı. Ama bazen, sadece birine güvenip, duygusal bağ kurarak birbirlerinin dünyalarını anlamak gerekirdi.

Erhan’ın Stratejisi: Çözüm Aramak

Erhan, saatler sonra uyanmıştı. İçeri girdi ve mutfağa yöneldi. Kapama kokusu, etin yavaşça piştiği o muazzam aroma bütün evi sarmıştı. Ama Erhan, önce hemen saatine baktı, işine yetişmesi gerekiyordu. İçinde bir telaş vardı. "Hadi, hadi, hemen olmalı bu yemek," diyordu kendi kendine. Sedef’in her zaman yaptığı gibi mutfakta etrafında birkaç yemek yapmak için bir araya getirdiği malzemelere göz attı ve düşündü. "Bu kadar uğraşmaya gerek yoktu, bir an önce pişse de, biz de çıkabilsek," diye geçirdi içinden.

Sedef’e dönüp, “Beni bekleme, ben sana daha hızlı yaparım, bu yemek birkaç dakikada pişer, ben hallederim!” dedi.

Ama Sedef, o kadar sabırlıydı ki, gerçekten beklemeyi istiyordu. "Hayatın hızlı çözülmeyecek sorunları, bazen sadece bekleyerek çözülür," diye düşündü. Aslında, kapamanın pişme süresi sadece birkaç saat alabilirdi, fakat her şeyin bir olgunlaşma süresi vardı. O sabah, hem yemek hem de ilişkiler konusunda biraz beklemek gerektiğini düşündü. Acele etmeye gerek yoktu.

Sedef’in Duygusal Yaklaşımı: Sabırlı Olmak

Sedef, Erhan’a gülümsedi ve yavaşça mutfaktan ayrıldı. Kapama pişerken, içinde bir huzur vardı. Zaman geçtikçe etlerin yumuşaması, baharatların harmanlanması ve o mükemmel kokunun yayıldığını hissediyordu.

Erhan, biraz sabırlı olmayı ve her şeyin olgunlaşmasını beklemeyi öğrenmeliydi. Çözüm, sadece hızla değil, duygusal bağla, sabırla da geliyordu. Belki Erhan için her şeyin bir çözümü vardı, ama bazen bir problemin çözülmesinin, tıpkı bu kapama gibi, zaman alması gerekirdi.

Erhan, sonunda mutfağa döndü ve Sedef’in sabırla hazırladığı yemeğin kokusunu içeri alırken, biraz duraksadı. İçindeki aceleci tavrı biraz olsun kontrol etti. O kadar da hızlı çözüm aramaya gerek olmadığını fark etti. Kapama pişerken, aralarındaki duygusal bağın da olgunlaşması gerekiyordu.

Hikayenin Sonu ve Sorular

Sonunda, kapama pişti. Hem Sedef’in sabrının hem de Erhan’ın çözüm odaklı yaklaşımının birleştiği bir an olmuştu. Yavaşça servise sunuldu. İkisi de mutfakta bir aradaydılar, ama her biri kendi düşünceleriyle, birbirlerinin bakış açılarını kabul etmişti. Yavaşça, birlikte pişen kapamanın, sadece bir yemek olmadığını fark ettiler; ilişkiler, çözüm odaklı olmak ve sabırla beklemek arasında denge kurmayı gerektiriyordu.

Bunu hep birlikte öğrenmemiz gerekmez mi? Hayatın her anında olduğu gibi, bazen hızlı çözüm aramak, bazen de sabırla olgunlaşmasını beklemek gerek. Her ikisinin de bir yeri var.

Şimdi, siz forumdaşlarım, sizce hayatın çözülmesi gereken sorunlarında hız mı, yoksa sabır mı daha önemli? Yorumlarınızı ve fikirlerinizi paylaşmanızı çok isterim.